28 Kasım 2012 Çarşamba

Turizmde kimlik sorunu


Turizmde kimlik sorunu

Çevremde hep duyarım "Dünyanın en güzel yerinde yaşıyoruz, ama bu yıl turizm kötü geçti, eski kârlar yok, önceki yıllardaki kazançlar bitti."
Dünyanın güzel coğrafyasında yaşayanlar, bu avantajı turizmde kazanca tahvil etmekte zorlanıyorlar. Bu durum; Turizmde biz nerede eksik kalıyoruz veya nerede yanlış yapıyoruz? Dünyadaki önemli turizm destinasyonundan birisi olan bölgemizi bazı özellikleriyle nasıl öne çıkarırız? Turizm işletmelerini nasıl kârlı hale getiririz? Dünya turizm kazanından payımız alırken, kepçemizin çapını nasıl büyütürüz? Sorularına cevaplar bulmamızı gerektiriyor.
***
Türk turizmi, kültür turizmi olarak başladığı turizm yolculuğuna, kitle turizmine yönelerek devam etti. Bu süreçte, Türkiye bir yandan betonlaştı, diğer yandan şerhlerimiz, beldelerimiz, köylerimiz kimliksizleşti.
Bu arada sulak alan olarak korunması gereken yerleri imara açtık veya hala açmaya çalışıyoruz, Turizm Tesis Alanı olması gereken en az 5000 m2 veya üzeri olarak parsellenmesi, imar uygulanması gereken arazilerde 700 m2 lik parsellerde konutlar ürettik..
Hala TTA olarak belirlenmiş arsalara konutlar yapıyoruz.
Uzun vadeli düşünmüyoruz, uzun vadeli planlar yapmıyoruz. Günübirlik yaşıyoruz.
Geçmişte; çevreyi korumak, kent dokusunu korumak, turizmde tarihimizi, kültürel değerlerimizi öne çıkarmak gibi kaygılarımız olmadı.
Diğer taraftan Türkiye'de bir kimlik sorunu olduğunu düşünüyorum, batılı mıyız, doğulu muyuz, modern miyiz, muhafazakâr mıyız belli değil. Bu turizmimize yansıyor. Tam anlamıyla batılılaşamayan, ne de doğulu olmayı kabul eden, arada kalmış bir kimlik sergiliyoruz. Kimliksiz bir turizme kayan bir yapı görüyorum.
Betonlaşan şehirlerde, ucuzlayan turist profili görüyorum.
Yeni birçok binanın da geleneksel dokuya uygun yapılar olmadığını düşünüyorum.
Turizmde kaynakların doğru kullanılmaması neticesinde, gelir kayıpları ve fakirleşme görüyorum.
Dolayısıyla, kültürü erozyona uğrayan ülkenin, turizmi de erozyona uğruyor. Türkiye bunu yaşıyor.
Küreselleşme; zayıf, kendinden emin olmayan, kültürüne sahip çıkmayan toplumları kimliksizleştirerek yutuyor, asimile ediyor, biz bu süreçte payımıza düşeni iştahla tüketirken nereye gittiğimizi pek sorgulamıyoruz, sadece sonuçlardan şikâyet ediyoruz.
Oysa yerel kültürler, bölgeye ait olan kimlikler, turizmden gelir bekleyenler için bir zenginliktir. Kimliğimizi korumadan batı ile modern dünya ile bütünleşme çabaları, bizi yükseltmiyor, hatta uzun dönemde kültürel olarak asimile olmamıza neden olma riskini beraberinde getiriyor.
***
Kentsel kimliğimizi koruyarak, tarihi değerlerimizi, doğal hayatı koruyarak ve öne çıkararak "turizmde sürdürülebilirlik" sağlayabileceğiz düşüncesindeyim.
Bu nedenle milli değerler önemli, yerel kültür önemli, çevre değerleri önemli.
Toplumlar kültürleriyle dünyada saygınlık görüyorlar.
Turizm açısından bakınca; kimliğinizi kaybetmeniz turistik öneminizi de kaybetmeniz anlamına geliyor.
Her kaybettiğimiz gelenek ve yerel değer, turizmdeki rekabet ortamında ülke olarak bölge olarak tutunduğumuz dalların kırılması, altımızdaki zeminin kaymasıdır. Bize ait olan, her öne çıkaracağımız değer turizmde dünya rekabetinde bize avantaj sağlayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder