28 Kasım 2012 Çarşamba

Likya Kültüründe şarapçılık ve bölge ekonomisinde yeni bir sektör



        Likya Kültüründe şarapçılık ve bölge ekonomisinde yeni bir sektör

İngilizce wine (şarap)kelimesinin Hitit dilinde Wiyana'dan türediği söyleniyor.
Hititlerde Wiyanawanda, Likya'lılarda Oenoanda (Oinoanda) şarap kenti anlamına geliyormuş.
Şarapçılığın önemli olduğu bir diğer Likya antik kenti Arykanda, Elmalı'ya yakın bir antik yerleşim.
Ankara'nın tarihi isimlerinden "Ancyra" eski Yunanca'da "koruk", "Engürü" ise Farsça'da "üzüm" anlamına gelmekteymiş.
Şarabın tarihi daha eski olmasına rağmen şarap kültürünün başlangıcının Hititlerde (İ..Ö. 4000) olduğu kabul edilir. Konya'nın Ereğli ilçesinde bulunmuş bir taş kabartmada Hitit Kralı Varpalavas iki elini bereket tanrısı Tarhu'nun karşısında kavuşturmuş bereket dilerken Tanrının elinde o zamanın iki en değerli gıda maddesi görülmektedir: Üzüm ve buğday. Üzüm, Tarhu'nun sağ elinde olduğuna göre, üzüme buğdaydan fazla önem verilmektedir.
Hititlerde Telepinu şarap tanrısı olup, çok sevilen, popüler bir tanrıydı.
Şarap, Hititlerin ve Likya'nın önemli bir ihraç maddesi idi. Bugünkü Suriye ve İsrail kıyılarında yaşayan Kenanlılar ve sonra aynı coğrafyada Fenikeliler şarabı geminin altına serilmiş kumlara saplanması için dibi sivri yapılmış amphoraların içinde Mısır'a, Girit'e ve Yunanistan'a taşıyorlardı. Kuzeyde ise Hititlerin şarabını Traklar satıyordu. Bir yandan da Asurlu tacirler tarafından şarap 250 - 300 eşeğin oluşturduğu kervanlarla Mezopotamya bölgesine İran'a ve Hindistan'a taşınıyordu.
Trakyalılar, görenekleri arasında şaraba çok önemli bir yer ayıran bir başka antik halk. Antik Çağ boyunca Trakyalılar şaraba olan tutkularıyla ün salarlar, bu ün öyle bir noktaya gelir ki, Şarap Tanrısı Dionysosun Trakya asıllı olduğuna inanılır.
Mısırlılar Hititlerden şarapçılığı öğrenmişler ve Firavunlar devrinde şarap imal etmeyi başarmışlardır. İnsanlık için şarap aynı zamanda dini anlamda da büyük önem arz etmiştir.
Antik dönemde her toplumun bir de şarap tanrısı vardı. Mısırlılar tanrılarına Osiris, Yunanlılar Dionysos, Romalılar ise Bacchus adını vermişlerdir.
***
Kısacası, şarap kültürü Anadolu'da yerleşik ve yaygın kültür olarak karşımıza çıkıyor.
Anadolu'da antik çağlarda bağcılık ve şarapçılığın önemli bir ekonomik faaliyet olması dolayısıyla, sosyal hayatın aktörlerini belirleme gücünü kendinde bulmuştur.
***
Bölge ekonomilerini geliştirmek ve yeni iş imkânları yaratmak konusunda yerel yönetimlere önemli görevler düşüyor. Yerel yöneticiler, merkezi yönetimin denetimindeki kaynakları, kendi yörelerine çekmek gibi bir çabayı sürdürürken, yeni iş potansiyellerini ortaya koyarak, yeni sektörleri destekleyerek, toplumun değişimini ve gelişimini yönetmek durumundadırlar.
Dünyayı iyi tahlil eden, Türkiye ekonomisini bilen, bölge ekonomisini tanıyan, vizyonu geniş, ne istediğini ve yaptığını bilen yerel yöneticiler bölgelerine, beldelerine çok şeyler verebilirler.
Bölge ekonomisine katkı sağlayacak yeni sektörlerin ekonomiye kazandırılması istihdam sağlarken halkın yaşam kalitesinin artmasına da vesile olur.
Diğer yandan, dünya standartlarında gerçekleştirilen üretimle, dünya piyasalarında talep gören ürünlerle, dünya piyasalarına pozitif anlamda (üreten - ihraç eden) entegre olmanın yolu da açılmış olur.
Böylece, dünya piyasalarına eklemlenmenin yolunun özelleştirme ile cumhuriyet tarihinin bin bir zorluklarla kurduğu şirketleri apar topar satmaktan geçmediği de gösterilmiş olur.
***
Muğla'lı Zihni Derin, Tarım Genel Müdürü iken 1924 yılında Batum'a yaptığı geziden edindiği izlenimleri Rize'de uygulamasıyla çay yetiştiriciliği başlamıştır.
Karadeniz bölgesinde çay yetiştiriciliğinin başlaması ve yaygınlaşmasıyla bölge ekonomisinde radikal değişimler yaratmıştır.
Bu tür bir değişim ve gelişim, yöremizde yaygınlaştırılan, bağcılık ve şarapçılık sektörü ile hayata geçirmek neden mümkün olmasın?
Bu gelişme ancak vizyonu geniş girişimciler ve yerel yöneticilerin desteğiyle, teşvikiyle gerçekleştirilebilir.
Vizyon da araştırarak, okuyarak, gezip görerek geliştirilebilir.
Topluma bir şeyler vermeye gönül vermiş, bilinçli yöneticilerin kararlılığı toplumun önünü açacaktır.
***
Geçmiş yüzyıllarda bu topraklarda egemen olan kültürü tekrar yeşertebilirsek, kültürel zenginliklerimizi tekrar yerine koyabilmeyi başarabilirsek, üretime tahvil edebilirsek, maddi ve manevi anlamda zenginleşebiliriz. Toplumumuzun aş, iş gibi önemli sorunlarının çözümüne de katkı sağlamış oluruz.
Turizmde de, ekonomide, sosyal yaşamda da, yüzyıllar boyu oluşmuş kültürel değerlerin aynı coğrafyada yaşatılmasıyla, korunmasıyla zenginliklerimiz sürekli kılınacaktır.
Kültürün beşiği Anadolu 21.y.y da hak ettiği yeri belki de bu şekilde bulabilecektir. Üzerinde yaşayan insanların da huzur ve refahı sürekli olacaktır.
***
Fethiye'de turizmci Fatin Ergen'in Demirler Köyündeki bağlarından üretilen CLOS PINARA şarapları yörenin zenginliklerinden bir örnek.
Yine aynı şekilde, Elmalı'da bağları olan Likya Şarapçılık ulusal ve uluslar arası yarışmalarda dereceler aldı. Viyana'da düzenlenen ''AWC Wienna İnternational Vine Challenge'' adlı yarışmada ''Arykanda Sauvignon Blanc'' ve ''Arykanda Chardonnay'' şaraplarıyla madalyalar kazandı.
Ticari cesaretleri, aldıkları risk ve ürettikleri başarılı ürünlerden dolayı girişimcileri kutlamak gerekiyor.
Bu sektördeki girişimlerin yaygınlaşması bölge ekonomisine, kültürüne ve sosyal hayatına önemli katkı sağlayacaktır.
***
2030 yılı Ulusal gazete haberlerinden;
2030 yılı "Uluslar arası Likya Şarap Daveti" nin 10. cusu Fethiye'de tarihi Telmessos Likya kalesinde verilen resepsiyonla, havai fişek gösteriyle kutlanmaya başlandı,
Dünyanın 40 önemli şarap üreticisi yarışmalara katıldı, bu vesileyle bölge turizmi canlılık yaşıyor tüm oteller doldu.
Bölge üreticilerinden 20 olmak üzere, Türkiye genelinden toplam 100 üretici firmanın katılımı sağlandı
Bu yıl, bölgemizin tamamına yakınını Fethiye ve yöresinin olmak üzere toplam şarap ihracatı 15 milyon USD olarak gerçekleşti.
Bölgemiz üreticilerinin kaliteli şarapları tüm dünyada aranılan şaraplar arasında.
Bölgede tarım arazisi fiyatları 10 yıl önceye göre 3 misli artış gösterdi.

Fas turizminin kısa özeti


            Fas turizminin kısa özeti

            Hem Atlantik sahiline hem de Akdeniz'e cephesi olan, Arap ve Berberi kültürünün bir sentezi, sevimli bir Kuzey Afrika ülkesi Fas.
            Burada niyetim size geziyi anlatmak değil. Fas'ı turistler tarafından tercih edilen bir ülke yapan sebepler neler? Türk turizminin rakibi konumundaki bu ülkenin avantajları neler? bunlara kısaca değinmek.
***
Milletlerin kendilerine hedef olarak belirledikleri, varmak istedikleri yerler vardır. Fas'da bulunduğum süre içerisinde edindiğim izlenim;  tarımsal üretimine önem veren ve dünya turizminden yeterli pay alan bir ülke olmak istedikleri. Planlamalarını bu eksen etrafında oluşturdukları. Bu stratejiyi belirlerken profesyonel kadrolardan destek aldıkları görülüyor.
Teknoloji üretelim, sanayileşelim gibi bir dertleri yok. Bu nedenle kendi hedefleri ile uyumlu bir gelişim süreci içindeler. Fas bir tarım ve turizm ülkesi.
***
Ülkede turistik restoranlar ve bazı kaliteli oteller haricinde turiste yönelik olarak yapılmış bir şey yok. Kısa zamanda, turist halkın günlük yaşamının bir parçası olabiliyor. Turist bu Magribi doğallığı istediği gibi yaşayabiliyor. (Faslılar kendilerini Magribi olarak tanımlıyorlar).
Fas; dünya modernleşirken değişirken, bu değişim ve modernleşmenin dışında kalamazdı. Ülkede modern yapılar da var ancak özellikle Marakeş ve Fez'de eski şehirlerini koruma başarısını göstermişler. Eski şehirler eski canlılığı ile ve eski geleneksel yapılarıyla, ticaretiyle  yıllarca önceki haliyle yaşıyor.
Yeni şehri, eskiyi tam anlamıyla koruyarak, eskinin yanına yapmışlar. Yeni eskiyi hiçbir zaman boğup öldürmemiş.
Yörenin kültürünü yemeğinden, el sanatlarından, at arabaları ile yapılan taşımacılığına kadar, şehrin merkezinde yer alan ve kötü kokan tabakhanelerine kadar tarihi şehirleri ve halkın kültürünü yaşar halde görmek turisti etkileyen faktörlerin başında geliyor.

Ülkemizle mukayese edince pek temiz olarak nitelendiremeyeceğim Fas'ta turist; bozulmamış olan yöreyi ve yerel kültürü, şehri ve yöresel mimariyi yıllar öncesinde olduğu gibi yaşama imkânı bulunca hiyjenik şartlardan pek şikâyetçi olmuyor. Temizlik meselesi, Fas'ta turizm açısından çok daha önemli olan objelerin yanında sizi rahatsız etmiyor. Önemsiz kalıyor.
***
Deniz, kum, güneş turizminde Akdeniz'e cephesi olan ülkeler arasında rakipler çoktur, ancak ülkenizin kültürünü pazarlıyorsanız rakibiniz yoktur.
Rakibiniz, ülkenizin değerlerini bozacak, yozlaştıracak dış etkilerdir.
Kültür turizmi açısından yozlaştırıcı etkenler; küreselleşme, uluslararası şirketlerin uzantıları olmaktadır. Fas'ın Marakeş ve Fez şehirleri küresel şirketlerin geleneksele pek üstün gelemediği şehirlerdendi.
***
Halkın neredeyse yarısının yöresel kıyafetleriyle yaşamlarını sürdürdüğü bir ülke herhalde turistlere ilginç gelmektedir.
Geleneklerin yaşadığı, yerelin yaşadığı, geleneksel üretim tarzının hala hakim olduğu ülke, hele birde mevsim olarak 12 ay turizme uygun ise ve turizmi yönlendiren otoriteler de bunun farkında ise o ülkede turizm sürdürülür olur, kazançlı olur. 
Turizmde "küresel düşün yerel hareket et" anlayışına Fas iyi bir örnek oluşturuyor.

Turizmde kimlik sorunu


Turizmde kimlik sorunu

Çevremde hep duyarım "Dünyanın en güzel yerinde yaşıyoruz, ama bu yıl turizm kötü geçti, eski kârlar yok, önceki yıllardaki kazançlar bitti."
Dünyanın güzel coğrafyasında yaşayanlar, bu avantajı turizmde kazanca tahvil etmekte zorlanıyorlar. Bu durum; Turizmde biz nerede eksik kalıyoruz veya nerede yanlış yapıyoruz? Dünyadaki önemli turizm destinasyonundan birisi olan bölgemizi bazı özellikleriyle nasıl öne çıkarırız? Turizm işletmelerini nasıl kârlı hale getiririz? Dünya turizm kazanından payımız alırken, kepçemizin çapını nasıl büyütürüz? Sorularına cevaplar bulmamızı gerektiriyor.
***
Türk turizmi, kültür turizmi olarak başladığı turizm yolculuğuna, kitle turizmine yönelerek devam etti. Bu süreçte, Türkiye bir yandan betonlaştı, diğer yandan şerhlerimiz, beldelerimiz, köylerimiz kimliksizleşti.
Bu arada sulak alan olarak korunması gereken yerleri imara açtık veya hala açmaya çalışıyoruz, Turizm Tesis Alanı olması gereken en az 5000 m2 veya üzeri olarak parsellenmesi, imar uygulanması gereken arazilerde 700 m2 lik parsellerde konutlar ürettik..
Hala TTA olarak belirlenmiş arsalara konutlar yapıyoruz.
Uzun vadeli düşünmüyoruz, uzun vadeli planlar yapmıyoruz. Günübirlik yaşıyoruz.
Geçmişte; çevreyi korumak, kent dokusunu korumak, turizmde tarihimizi, kültürel değerlerimizi öne çıkarmak gibi kaygılarımız olmadı.
Diğer taraftan Türkiye'de bir kimlik sorunu olduğunu düşünüyorum, batılı mıyız, doğulu muyuz, modern miyiz, muhafazakâr mıyız belli değil. Bu turizmimize yansıyor. Tam anlamıyla batılılaşamayan, ne de doğulu olmayı kabul eden, arada kalmış bir kimlik sergiliyoruz. Kimliksiz bir turizme kayan bir yapı görüyorum.
Betonlaşan şehirlerde, ucuzlayan turist profili görüyorum.
Yeni birçok binanın da geleneksel dokuya uygun yapılar olmadığını düşünüyorum.
Turizmde kaynakların doğru kullanılmaması neticesinde, gelir kayıpları ve fakirleşme görüyorum.
Dolayısıyla, kültürü erozyona uğrayan ülkenin, turizmi de erozyona uğruyor. Türkiye bunu yaşıyor.
Küreselleşme; zayıf, kendinden emin olmayan, kültürüne sahip çıkmayan toplumları kimliksizleştirerek yutuyor, asimile ediyor, biz bu süreçte payımıza düşeni iştahla tüketirken nereye gittiğimizi pek sorgulamıyoruz, sadece sonuçlardan şikâyet ediyoruz.
Oysa yerel kültürler, bölgeye ait olan kimlikler, turizmden gelir bekleyenler için bir zenginliktir. Kimliğimizi korumadan batı ile modern dünya ile bütünleşme çabaları, bizi yükseltmiyor, hatta uzun dönemde kültürel olarak asimile olmamıza neden olma riskini beraberinde getiriyor.
***
Kentsel kimliğimizi koruyarak, tarihi değerlerimizi, doğal hayatı koruyarak ve öne çıkararak "turizmde sürdürülebilirlik" sağlayabileceğiz düşüncesindeyim.
Bu nedenle milli değerler önemli, yerel kültür önemli, çevre değerleri önemli.
Toplumlar kültürleriyle dünyada saygınlık görüyorlar.
Turizm açısından bakınca; kimliğinizi kaybetmeniz turistik öneminizi de kaybetmeniz anlamına geliyor.
Her kaybettiğimiz gelenek ve yerel değer, turizmdeki rekabet ortamında ülke olarak bölge olarak tutunduğumuz dalların kırılması, altımızdaki zeminin kaymasıdır. Bize ait olan, her öne çıkaracağımız değer turizmde dünya rekabetinde bize avantaj sağlayacaktır.

Değerli olmak ve turizm


Değerli olmak ve turizm

Yaşamda kendiniz gibi hareket edin, kendiniz olduğunuz kadar değerlisiniz.
Kendiniz olmaktan uzaklaştığınız ölçüde değeriniz azalır.
Bir başkasının taklidi olmanız size paye kazandırmaz.
Tüm canlılar hatalarını gizleyip, güzel veya güçlü yanlarını ön plana çıkarırlar. Bu doğa kuralıdır. 
Rakipsiz olduğunuz konuları öne çıkarın.
Herkeste olan özellikler ile piyasada rekabet etmek akılsızlıktır
Kendinizi geliştirmeye çalışın.
Yeniliklere, değişime açık olunBunları yaparken, sahip olduğunuz değerleri iyi tahlil edin. 
Öne çıkarmaya değer olanlar üzerinde yoğunlaşın ve öne çıkarın. 
Değişirkensize ait özellikleri, mevcut değerlerinizi koruyun.
Unutmayalım, kaybettiğiniz her değeriniz sizi yoksullaştırır.

Yenilik gereklidir.
Yeni olan benzeri olmadığı için değerlidir. 
O eşsizdir, o zaten kendisidir.
Kendi kurallarını koymuş, kendi olmuştur. 
Kendini kabul ettirmiştir. 
O saygı duyulandır.
Yine aynı şekilde, size ait olan, sizi temsil eden değerlidir.
Geleneksel olan, tarihi olan, geçmişten gelen yüzyıllar içinde genel kabul görmüş sizin olan ile övünebilirsiniz. 
O da eşsizdir, benzeri olmayandır.
Yeni modern ise geleneksel klasiktir.

Koruyamadığımız, kaybettiğimiz her değerimiz bizi yoksullaştırır. 
Benliğimizden kaybettiğimiz her parça bizi eksiltir.

***
Doğamız, kültürümüz, tarihimiz, geleneklerimiz, bize ait olan tüm değerlerimizi korumak ilk adım; değerlerimizi geliştirip yaygınlaştırmak ve farkındalık oluşturmak bir sonraki adımdır.
Turizmde fiyat denklemi; doğa + kültür + hizmet maliyeti + mal maliyeti + kar = fiyat şeklinde oluşur.
Bölge halkı olarak; doğanızı tahrip ederseniz veya edilmesine seyirci kalırsanız, kültürünüzden ödünler verirseniz, kendiniz olmaktan vazgeçerseniz, yaşadığınız şehri kimliksizleştirirseniz, sonra fiyatlar düşük para kazanamıyoruz diye şikâyet edersiniz.
Yukarıdaki denklemde, mal maliyetinin yanında fiyata etki yapan diğer faktörlerde hafif kalırsanız sizin sattığınız malın fiyatı ucuz olur.
Önce kendimizin farkında olalım. Ne olduğumuzu bilelim.
Bu sağlıklı gelecek tayin etmemizde yarar sağlayacaktır.
Onurlu, gururlu, kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan, ne yaptığını bilen, evrensel değerlere sahip çıkan Türk insanı her sektörde başarılı olur.
Turizm bunlardan sadece bir tanesidir.
                           ***
Turizmden beklenti; sektörden sürekli ve tatminkâr bir kazanç temin etmek ve bu kazancın kitlelere adil şekilde dağıtılmasıdır.
Çeşitli platformlarda turizm toplantıları yapılıyor, bu toplantılar sonrasında ortaya koyulacak yol haritası, doğru turizm politikaları geliştirilmesine yarar sağlayabilir.
Dünyadaki örneklerde, kültürel değerler üzerine oturtulan turizm politikaları, sürekli ve kazanç beklentilerine cevap veren sonuçlar ortaya koyuyor.
Değişen dünyada turizmde değişmeyen olgu, diğer ifade ile turizmin klasiği kültür turizmi. Kısaca "kimlikli turizm".
Unutmayalım; turizm anlamında, bize ait olan kültürel değerlerimizi satarken rakipsiziz. İçimizdeki biz olmayan her şey değerimizi azaltıyor.
Turizmde de talepleri iyi analiz etmek ve doğru arz üretmek bizi başarıya götürecek.

Turizmde yeni yaklaşımlar köy pansiyonculuğu ve kırsal butik oteller


Turizmde yeni yaklaşımlar; 
köy pansiyonculuğu ve kırsal butik oteller

Dünya turizminde, konaklamanın yanında tarımsal üretimin de yapıldığı, doğa ile iç içe olan turizm işletmeleri gün geçtikçe daha fazla talep görüyor.
Tarımın turizmle birleştirildiği, doğal yaşam ve yerel kültürün öne çıkarıldığı turizm her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Aynı şekilde; insan-doğa ilişkisinin, doğal ortam lehine olduğu kırsal alanlarda inşa edilmiş "butik oteller" de her geçen gün önem kazanmaktadır.
Bölgenin yerel kimliğine uygun yapılarda, gelenekselin korunduğu ve yaşatıldığı konaklama tesisleri yakın gelecekte daha da önemli olacak.
Uluslararası turizm rekabetinde rakipler boş durmuyorlar. İspanya, Portekiz turizmde çevre ve doğayı ön plana çıkartarak avantaj sağlamaya çalışıyorlar"köy turizmini", "doğa turizmini", "eko turizmi" teşvik ediyorlar.
***
Bu anlayış çerçevesinde, turizmin köylere yaygınlaştırılması; yerel küçük aile işletmeleri olan "köy pansiyonları"nın ve "eko turizm" yerleşkelerinin sayısının çoğaltılması "turizmde ürün çeşitliliğinin" sağlanmasına katkıda bulunacaktır.
Dolayısıyla, yukarıdaki açıklamalar esas alınarak yapılacak planlama çalışmaları, ülkemizin ve bölgemizin turizminin gelişimine olumlu katkı yapacaktır.

Amaçlar, hedefler

Çevreye duyarlı, sürdürülebilir turizm anlayışını yerleştirmek ve yaygınlaştırmak.
Turizm ve tarım birlikteliği sağlanarak "eko turizm" anlayışına uygun yerleşkelerini turizme kazandırmak.
Yöremiz köy dokusunu, kırsal nitelikli düşük yoğunluklu yapılaşmayı teşvik ederek korumak.
Taş, ahşap ve geleneksel malzemeler kullanılarak yapılan yapılar ile yöresel mimarinin yaygınlaşmasını sağlamak.
Turizmde ürün çeşitliliğinin sağlamasına katkıda bulunmak.
Yöresel kültürün öne çıkarılması, ülke ve dünya çapında tanıtılması.
Turizm arzında çeşitlilik artırılarak, atıl kapasitenin kullanımının sağlanması. Mevcut kaynakların en uygun şekilde kullanılmasını sağlanmak.
Tarıma uygun olmayan arazileri turizme kazandırarak, tarıma elverişli arazilerin korunmasını sağlamak.
Kırsal kesiminin turizmden doğrudan pay almasını sağlamak,
Köylüye köyde iş imkânı sağlamak, köylüyü toprağında tutmak, köyden şehre göçü azaltmak. 
Köyün ve köylünün refah düzeyinde artış ve gelir dağılımda denge sağlamak.
Tarım- turizm işletmelerinde yapılan örnek tarımsal faaliyetlerle, köydeki üreticileri AB ve dünya standartlarında tarımsal üretim yapmaya teşvik etmek,
Bölgemizin dünya turizmindeki değişen taleplere, yeni turizm anlayışlarına adapte edilmesi, hizmet kalitesinin artırılması, kırsal nitelikli turizm planlamaları ile bölgesel gelir artışı sağlamak.
Bölge turizminin ve ekonomisinin "sürdürülebilir" gelişiminin sağlanması
Bölgenin tarihi, doğal dokusunu korumak, insan kaynaklarını en uygun şekilde kullanmak
Bölgesel potansiyelleri harekete geçirmek suretiyle yöreye "yerel işletmeciler" kazandırmak ve bölgesel kalkınmanın yöre halkıyla birlikte gerçekleştirilmesini sağlamak.
Kırsal nitelikli turizm planlaması çalışmaları ilk etapta "örnek çalışma veya pilot bölge uygulamaları" olarak düşünülebilir, olumlu netice alınınca bölgeye yaygınlaştırılabilir.
Kısaca; dünya turizmdeki değişimler göz önünde bulundurarak köy turizmini, eko turizm ve tarım turizmini destekler nitelikte kırsal alanlarda planlama çalışmaları yapmak bölge ekonomisinin gelişmesine ve turizmin çeşitlenmesine katkı sağlayacaktır.

Sonuç:

Fethiye'nin turizme eğilimli birçok köyü var. Yaka, Boğaziçi, Karaağaç, Sahil Ceylan, Ören, Kayadibi, Uzunyurt, Dodurga ilk aklımıza gelenler.
Bu köylerde köy turizmi, doğa turizmi, tarım turizmi, eko turizm teşvik edilmelidir.
İlçemizde, dünya turizmindeki değişimler göz önünde bulundurarak, köy turizmi, eko turizm ve tarım turizmini destekler nitelikte, bölgesel ölçekte turizme uygun köyleri kapsayan bir plan yapılmalıdır.
Turizmde sürdürülebilirliğin ve yöremizin yaşanarak korunmasının yolu doğru planlamadan geçmektedir.